"Bana ne" Demeyenlere

Çok Ortamlı Eğitim (Hybrid Education)

Proje başvurunuz alınmıştır. Proje yöneticisi tarafından onaylanması durumunda tarafınıza bir mesaj iletilecektir.
Proje başvurunuz daha önce yapılmış ve onay bekliyor.
Düzenleme talebiniz sistem yöneticisine iletildi. En kısa zamanda talebiniz karşılanacaktır.
Düzenleme talebiniz iletilemedi. Lütfen tekrar deneyin.
Proje şu anda kurulum aşamasındadır.

Her sektörde olduğu gibi eğitimde de, ürün kalitesinin artması, ürünün bollaşması ve maliyetin düşmesi için çağdaş teknolojinin olanaklarından gerekli ve uygun biçimde yararlanmak şarttır. Bu yapılmadığı takdirde halen olduğu gibi eğitim sorununa çözüm bulamayız. Öyle olunca da kalkınma sorununu çözemeyiz.

21. yüzyılın eğitim ihtiyaçlarını M.Ö 3000 yıllarının teknolojisiyle karşılamaya mahkum olmamak için bu çok önemli konuda disiplinlerarası bir çalışma seferberliğini başlatmak zorundayız.

Türk Eğitim Derneği’nin Nisan 2005 tarihinde yayımlanan bir raporuna göre 2015/16 öğretim yılında 18,5 milyon ve 2023/24 öğretim yılında 21,4 milyon örgün öğrenci nüfusuna sahip olacağımız öngörülüyor. Bu öğrenciler için bugün var olanların yanı sıra sözü edilen tarihlerde sırasıyla 172.000 ve 220.000 öğretmene ve öğretim elemanına ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor. Ancak AB standartları dikkate alındığında bu sayıların yine sırasıyla 129.000, 207.000 ve 309.000 şeklinde revize edilmesi gerekiyor.

Bu sayılar doğrultusunda 2023/24 ders yılında Türkiye standartları için 302.000 derslik; ama AB standartları dikkate alındığında 353.000 derslik gerekiyor. Kapalı inşaat alanı itibarıyla da yükseköğretimde ihtiyaç duyulacak bina yine 2023/24 ders yılında Türkiye standartlarına göre 11 milyon m2, AB standartlarına göre 33 milyon m2 olarak öngörülebilir. Bunların eğitim bütçesine getireceği ilave yük ise yaklaşık 130 milyar dolar olarak tahmin edilmiş.

Bu örneği Türkiye’den verdik. Ama Dünya’nın herhangi bir yerinde durum çok farklı değil. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, bir yandan nüfus artışı, diğer yandan da edinilmesi ve özümsenmesi gereken bilgi hacminde yaşanan infilak, bir de eğitim gereğinin yaşam boyuna yayılmasına eklenince, ilk bakışta çözümsüz gibi duran bir sorun yumağı yaratmaktadır.

Peki, bu sorun nasıl çözülecek?

Çözüm diğer tüm sektörlerde olduğu gibi eğitim alanında da çağdaş teknolojinin tüm olanaklarını tümüyle ve gereğince kullanarak, klasik ve pahalı yöntemlere bağımlılığı azaltmak, ürünü miktarca artırmak, kaliteyi yükseltmek ve maliyeti düşürmektir.

Üzülerek söyleyelim ki teknolojiye eğitim kadar direnen hiçbir sektör yoktur. Örneğin, güvenlik ve savunma hizmetleri teknolojiye eğitim kadar direnseydi, bugün silahlı kuvvetlerin, hadi mızrakla demeyelim ama herhalde ağızdan dolma tüfekle savaşıyor olması gerekirdi.

Her ne kadar günümüzde açık öğretim kurumları devasa öğrenci sayılarıyla ve WEB tabanlı eğitim sistemleri, her düzeyde sundukları diploma olanakları ile eğitim sisteminin içinde yer alıyorsa da, bu uygulamanın arkasında, klasik sistemle sunulamayan eğitimin, “bari hiç olmazsa” uzaktan öğretimle sunulması anlayışı yatmaktadır.

Bugün herkesin, gerek ATM cihazlarıyla, gerek İnternet bankacılığı ile, gerek kredi kartları sistemleri ile yürüttüğü bankacılık ve finansman işler, sadece mevcut banka şubelerinde ve memurlar vasıtasıyla klasik sistemle yürütülmeye kalkılsa idi bankacılık sektörü bu hizmet hacmini yürütebilir miydi? Hayır…Peki, teknolojik olanaklar bu sektörde hizmetin miktarını çoğaltmak, kalitesini arttırmak, maliyetini düşürmek için kullanılıyor diye banka şubeleri kapatılıp, şube personeli tasfiye mi edildi; yoksa “on-line” bankacılıktan yararlanan müşterilerin şubelere girmesi mi yasaklandı?!...

Yani, eğitim sektörü, örneğin bankacılık sektörünün akıl edip uyguladığı çok ortamlı (hybrid/blended) sistemi adapte edip uygulama esnekliğini ve akılcılığını gösterememiştir.

Şunu aklımızdan çıkartmayalım ki, eğitimde çağın teknolojik olanakları kullanılmadan nicelik, nitelik ve buna paralel olarak kaynak sorunu çözülemez. Kaynak sorunu çözülmeden de eğitim sorunu çözülemez. Eğitim sorunu çözülmeden de ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlamak mümkün olamaz.

Söylediklerimizi toparlarsak, Eğitimde nicelik, nitelik ve kaynak sorunun çözümü için; Klasik teknoloji dahil tüm ortamların içerik, estetik ve teknik bakımdan doğru ve yaratıcı biçimde kullanılmasını sağlanmalıdır.

Eğitim ve öğretim kadrolarının çağdaş iletişim araçlarını kendilerine alternatif olarak değil, kendilerinin destekçisi olarak görmelerini temin etmek gerekir. Bu, öğretmenlerin ve öğretim elemanlarının gerek mevcut programlardan daha çok yararlanmasını sağlamak gerek teknolojiyi kullanarak kendi envanterlerini, kendi eğitim programlarını üretmelerini teşvik etmekle başarılabilir.

Eğitim programları ve eğitim kurumları hatta eğitim sistemi tasarımındaki anlayışımızı, “ya yüz yüze ya da açıköğretim” veya “ “tercihen yüz yüze öğretim, olmazsa bari açıköğretim” biçiminden kurtarmak gerekmektedir. Her alanda, her düzeyde ve her konuda eğitimin her bir ünitesi için gerekli görülen işlev, hangi ortamda hem pedagojik hem de ekonomik açıdan daha uygun ve etkin biçimde sağlanabilirse o günkü teknolojik koşulların imkân verdiği eğitim ortamı “o”dur. Bu ortamları bir araya getirdiğinizde ise artık “açık öğretim” veya “klasik öğretim” gibi bir anlayış izlemenin gereği kalmaz. Dolayısıyla eğitim kendiliğinden çok ortamlı bir zemine oturur.

Bu zemini sağlamak kalıcı çözüm için şarttır. Çünkü çok ortamlı eğitim, toplumun eğitim gereksinmelerine yanıt vermeyi ekonomik açıdan mümkün kılar; mekân ve zaman kısıtlamasını minimal düzeye indirdiğinden böyle bir tasarımda üretim kurumlarının okullaştırılması çok daha mümkün hâle gelir; uygulama içinde gelişen eğitimin yüksek verimlilik sağlaması ve eğitim nedeniyle üretimden alıkonmanın; yani fırsat maliyetinin olabildiğince azaltılması sağlanmış olur.

Bunu söylemek kolay ama uygulamak çok zordur. İşin kötüsü, uygulamada yapılacak yanlışlıklar, tüm kamuoyu nezdinde çözümün güvenilirliğini yitirmesine de neden olur.

Açıkça belirtelim ki çok ortamlı eğitimin başarışı, içeriği ile, teknolojisi ile, yaratıcılığı ile toplumun tüm güçlerini bu sorunun çözümüne uzun soluklu ve geniş katılımlı biçimde seferber etmeyi gerektirir.

Ancak, genelde Dünya’nın özelde ise Türkiye’nin karsılaştığı iki seçenekli soru şudur: Böyle mi yapalım, yoksa eğitimsiz mi kalalım!...

Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı (TOVAK), gönüllü bir kuruluş olarak bu sorunun çözümüne mümkün olan katkıyı sağlayabilmek amacı ile, başta akademik çevreler olmak üzere, çözümün paydaşlarını bir araya getirmeyi hedefleyen bir platform kurmayı tasarlamıştır.

Bu platformun adi TOVAK Çok Ortamlı Eğitim Çalıştayı’dır.

 

Proje Künyesi

Proje adı:
Çok Ortamlı Eğitim (Hybrid Education)
Oluşturulma tarihi:
06 Mart 2012
Proje yöneticisi:
Prof. Dr. Tahir Özgü
Proje sekreteri:
Gültekin Yaman
Katılımcılar:
Arş. Gör. Tunç Bakır
M. Erdal Balaban

İrtabata geçmek istediğiniz kişinin ismine tıklayarak sağ menüden "İleti gönder" linkini kullanabilirsiniz.

İyi ki varlar!

  • Sponsorlar
  • Sponsorlar
  • Sponsorlar
  • Sponsorlar
  • Sponsorlar
  • Sponsorlar
  • Sponsorlar
  • Sponsorlar
Telif Hakkı © 2015 Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı (TOVAK)            Her hakkı saklıdır. Kullanım Koşulları Gizlilik Politikası